Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimini geride bıraktı. 14 – 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri 2002 yılından bu yana olduğu üzere Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun Cumhurbaşkanı Adayı Sn. Erdoğan’ın zaferi ile sonuçlandı. Bu sonuç iktidar cephesi de dâhil herkes için sürpriz oldu. Kötü ekonomi, deprem felaketi, bitmek bilmeyen yolsuzluklar vs. gibi bir sürü nedenden dolayı herkes bu sefer Erdoğan’ın işinin kolay olmadığını düşünüyordu daha doğrusu düşünüyorduk ama işler öyle olmadı.
Muhalefet bloğunun ilk turda bitiriyoruz söylemi, meydanlarda oluşan tatmin edici kalabalıklar, umudu çok yükseltmişti. 14 Mayıs sabahı sandıklarda oluşan uzun kuyruklar muhalif insanları oldukça mutlu etmiş adeta muhalefet seçimi kazandık havasına girmişti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Kılıçdaroğlu’ndan gelen ‘’Öndeyiz’’ tweeti herkesi tam oldu bu iş derken, muhalifler adına büyük yıkım daha yeni başlıyordu. Önce Erdoğan ve Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu alırken, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan %49.50 oy almış, muhalefetin ilk turda bitiriyoruz söylemini çöpe atmıştı. Deprem bölgesinden çıkan Erdoğan’a destek işin zannedildiği gibi olmayacağını gösteriyordu. İkinci tura kalan seçimler 28 Mayıs günü yapıldı ancak sonuç değişmedi, Erdoğan yine kazanmıştı, hem de o kadar imkânsızlığa rağmen.
İktidar açısından da uzun bir analiz yapmak gerekir, başarının sırrının sadece seçmeni manipüle etmek olmadığına artık eminim. Ancak önce muhalefet neleri kaybetti ona bakacağız.
İlk büyük kayıp motivasyon olarak gözüküyor, 2019 yerel seçimlerinden bugüne taşınan muhalefet birlikteliğinin çok zora girdiği açık. Ayrıca seçmen bir daha sandığa bu kadar istekli gelir mi bilemiyorum. Muhalif seçmende ki hayal kırıklığı çok fazla boyutta ve buna rağmen ne seçmene makul açıklamalar getiriliyor ne de yerel seçimle ilgili bir yol haritası belirtiliyor. Bunlarla birlikte ana muhalefet seçimlerden önce yapması gerekeni daha yeni yaptı ve CHP olağan kurultay sürecini başlattı. Buradan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın muhakkak bir kırılma yaşanacaktır.
Genç seçmenleri de tekrar etkilemek zor gibi duruyor, bundan zararı en çok CHP görecek gibi. Yeni bir hikâye yaratamazsa ana muhalefet, kendisine sempati duyan gençleri başta İyi Parti olmak üzere diğer muhalefet partileri arasında bölüşebilir ama bu gençlerin tamamen muhalefet partilerine gideceği anlamını taşımıyor, genç seçmenler arasında sandığa gitmeme seçeneği yüksek sesle konuşulanlar arasında.
En kritik gördüğüm nokta ise şu ki; muhalif insanlarda, olağan durumu kanıksama halleri görünüyor. İktidarın sürekli zam yapacağı ama bunun yanında asgari ücret artırımı ile bir geçim ekonomisi oluşturacağına olan inanç iktidara sempati duyan vatandaşlarda görülüyordu ama artık muhaliflerde de bu var. Böyle gelmiş böyle gidecek kanısı oturmaya başlamış durumda ve zamları gayet olağan karşılayıp, tepkisiz bir hale bürünüyorlar. Bunu değiştirecek bir yapı gerçekten var mıdır sorusu da tartışılıyor artık.
İyi Parti adına şöyle bir parantez açalım. Meral Akşenir’in 26 Ağustos’ta Afyon Kocatepe’de yapacağı açıklama merakla bekleniyordu. Milletiyle beraber, ilelebet muzaffer mottosuyla yapılan açıklamaların net bir adresi olduğunu söylemek zor. Aday belirleme süreçlerinde kendi sözünü dinletemediğini söyleyip, İmamoğlu ya da Yavaş’ı aday yapamadığı için özür diledi.
Yeniden konuya dönecek olursak, muhalefet bloğunun TV programlarında haklılık savaşları ısrarla millet ittifakı seçmenlerini birbirinden uzaklaştırmaya devam ediyor. Özellikle CHP ve İyi Parti adına programa asla çıkmaması gereken milletvekilleri var, büyük bir kırılma yaşanmasın isteniyorsa Meral Hanım masadan kalktığı vakit orta yolu bulmak isteyen vekiller ve yöneticiler ekranları devralmalı. Muhalif bloğunda bulunduğunu düşündüğümüz Deva ve Gelecek partilerinin, ittifakta ki en çalışkan ve aldığı her vekilliği hak ediyoruz görüntüsü vermeye çalışmalarının gerçeği yansıtmadığı çok açık.
İktidarda ise Erdoğan, seçimden önce faiz ile ilgili söylediği her şeyi bir anda unuturken, Mehmet Şimşek ekonomide faiz artırımına tam gaz devam ediyor. Kulislerde bu durum seçim ekonomisini yaratabilmek adına Erdoğan’ın verdiği bir taviz olarak konuşuluyor. Fakat bu duruma ne zamana kadar izin verir bilinmez. Devam eden ekonomik durum 2019 yerel seçimlerini andırıyor fakat o seçimde iktidara muhalif seçmen vardı, şimdi ise muhalefete muhalif seçmenler var.
Son söz olarak yerel seçimlere 7 ay olmasına rağmen, iktidar bloğunun seçime AKP-MHP ittifakı olarak gireceği gün geçtikçe daha da belirginleşmesine rağmen muhalefet bloğunda ise gün geçtikçe belirginleşen bir kriz var. Eğer Erdoğan seçime yakın emekliyi kısa süreli memnun edecek bir formül bulursa muhalefetin yerel seçimlerde işi kolay değil…
Comments