Yine bir 24 Ocak sabahına ulaşmış bulunuyoruz. Siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, odalar ve daha niceleri Karlı Sokakta Mumcu anması yapacaklar. Katilleri biliyoruz, araştırmacı gazeteci, kalpaksız kuvay-ı milliyeci gibi standartlaşmış kalıpların arkasına saklanarak gönüllerini hoş edip oradan dağılıp günü bitirecekler. Boy boy görseller, kısa Mumcu sözlerinden oluşan klipler vs. günün anlam ve önemi için vazgeçilmezler sıralamasında başı çekecektir tabii ki.
Aslında bu yazı da ideolojik bir bilgilendirme ve konuyu Mumcu üzerinden açıklamasını yansıtmıyordu ama geldiğimiz süreçte Mumcu’lara ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu da açıklamak gerekir diye düşünüyorum. Cumhuriyetimizin 100.yılı olması ve 2023 genel seçimlerine gidilmesi sebebiyle ağır bir yıl bizleri bekliyor. Burada hemen belirtmek isterim ki Kemalist/Atatürkçü/muhalif üçlemesine ait bir topluluğun seçim sürecini onlara tam anlamıyla özümsetmesi için kendi içlerinde işte bu diyebileceği onları ortak bir alana alabilecek kimseleri yok. Büyük bir olay olduğunda yapılan açıklamaya gözü kapalı, bu yazmışsa konuşuyorsa doğrudur diyebilecek kimse de yok. Kısacası böyle bir gazeteci profili yok bugün. Buradan Mumcuyla aynı zamanları denk getirenlere söylemek istediğim bir şey var: Siz şanslıydınız hem de çok.
İlk başta devrim nasıl savunulur onu bir öğrendiniz karşı devrimle pazarlık yapılamayacağını öğrendiniz. Körü körüne bir şeye ait olmamayı öğrendiniz. Yanlış yapan partiliniz olsa bile yanlış yapılana ses çıkarabilmeyi öğrendiniz, partiyi kuran Mustafa Kemal Atatürk bile olsa değerlerinden ödün veriyorsa başka seçenekleri değerlendirmenin gayet sıradan olduğunu öğrendiniz.
Atatürk maskesi altında yapılan askeri ve siyasi bazı girişimlerin ne Atatürk’e ne de Atatürkçülüğe hizmet etmediğini öğrendiniz. Kendini Atatürkçülüğün yılmaz savunucusu olarak görenlerin emperyalizme ne güzel hizmet ettiğini de öğrendiniz.
Mumcu ölümü üzerinden bile sizlere bir şey öğretmedi mi?
Karşı durmazsanız aydınlarınızın gözlerinizin içine bakarak öldürüleceğini öğretti.
Çürümüş düzen içinde yol alamayacağınızı öğretmedi mi? Birilerinin hukuksuzluklarla önünüze duvar olacağını peki? Hukuksuzluk üzerine gidilmesinin devlet sırrı olarak kapatılacağını da.
Peki son sözde nedir bize Mumcudan kalan öğreti, bir Pazar sabahı Ankara’nın kar altında kalması mıdır yoksa laik Cumhuriyete yönelik tehditlerin yok edilmesi için mücadele edilmesi mi?
Hüzünlü bulutların yoldaşlığı mıdır yoksa tam bağımsız bir Türkiye’den yana olmak mı?
Uzun lafın kısası nasıl bir Mumcu hatırlamak istiyorsunuz? Anma törenine gidip karanfil bırakabilir ya da mum yakabilirsiniz, Selda Bağcan‘dan Uğurlar Olsun dinlemeyi de ihmal etmeden. Daha sonra beş dakikalığına hatırladığınız o demokrasi, insan hakları gibi değerlerden hemen kurtulup çarpık, örgütsüz hayatınıza devam edebilirsiniz.
Ondan size kalan miras mücadeledir, hak savunuculuğu yapmaktır, ideolojik bir birikime sahip olmaktır. Savrulmak, kalıplaşmak ve kanıksamak değildir.
Anısına ve mücadelesine saygıyla…
Mert Can Yıldız
süper 🙏🏼